GİRİŞ
Din ve mitoloji ile ilgili ilk yazılı belgeler Sümerlere aittir. Mezopotamya’da ilk kez yazılmaya başlayan mitolojik hikayeler Hurriler aracılığıyla Hititlere geçmiştir. Doğu ve Batı kültürleri arasında geçiş noktası konumundaki Anadolu’nun, Hitit egemenliğinde olması, bu edebi ürünlerin onlar sayesinde Eski Yunan Uygarlığına taşınmasını sağlamıştır.
HİTİTLERDE DİN
Hitit dini çok tanrılı bir dindir. “Bin
Tanrılı Din” olarak da
bahsedilmesinden
anlaşıldığı gibi Hitit panteonunda Sümer, Hatti, Akkad, Asur, Babil, Luwi, Pala
ve Hurri tanrıları bulunmaktadır.
“Bin tanrılı” Hitit pantheonu, yalnızca
Anadolu tanrılarından oluşmuyordu. Bu yabancı tanrı ve tanrıçalar arasında
özellikle Mezopotamya kökenlilerin çok saygın bir yer tuttuklarını gerek resmi
ve dinsel metinlerden, gerekse efsanelerden öğrenmekteyiz. Ninive İştar’ı,
suların tanrısı Ea ve karısı Damkina, Güneş tanrısı Şamaş ve karısı Aya, Ay
tanrısı Sin ve karısı Ningal bunlardan bazılarıdır.
Toplumların kendine özgü kültürel
öğeleri, o toplumun dinsel unsurlarını önemli ölçüde etkilemektedir. Hititler,
Anadolu’ya gelmeleri ile birlikte birçok Anadolulu unsuru kendi bünyelerinde
birleştirerek yeni bir kültür oluşturmuşlardır. Bu sayede toplumsal ve dinsel
kurallar şekillenmiş ve özellikle farklı kültür unsurları bir araya gelerek
farklı dinsel yapıların oluşmasına zemin hazırlanmıştır.
Hititlerde Tanrılar insan biçiminde
düşünülmüştür. Yalnız biçim olarak değil her yönüyle insana
benzetilmiştir.
1- Tanrılarda yerler,
içerler, acıkırlar, çalışırlar,
sevinirler, öfkelenirler,
2- Onlarda yapılan
büyülerden etkilenirlerdi.
3-Onlarında insanlar gibi
tutkuları zayıf ve güçlü yönleri vardır.
4-Krallarınkine benzer bir
haremleri de vardı.
5-Çözülmesi zor sorunlarda
fikir alışverişinde bulundukları bir danışma meclisleri vardı.
Böylece tam bir insan gibi hayal edilen
tanrıların betimleri de doğal olarak insan biçimindeydi ve tanrıların yontuları
onların yerini tutmaktaydı.
Kumarbi
efsanesinde adı geçen tanrılar:
• Alalu
• Anu
• Teşup
Alalu: Hurri kökenli ilk
göktanrısıdır.
Anu: Alalu’dan sonra
köklere hakim olan tanrıdır. bazi yerlerde ‘’an’’ olarakta gecer ve
yeryüzü tanrıçası “ki" ile
evlidir. İkisinin birleşmesinden ağaçlar ve bitkiler
oluşmuştur. Enki'nin babasıdır.
Ayrıca Anşar ile kişar’ın oğludur.
Teşup: Hititlerin fırtına\iklim\gök tanrısıdır. En
yüce tanrıdır.
EFSANENİN KONUSU
Hurri kökenli bir efsanedir. Efsaneye göre
gökyüzününhükümdarı Alalu imiş. Tahtta Alalu oturur, tanrıların birincisi olan
Anu ona içkiler sunarmış. Alalu’nun egemenliği dokuz yıl sürmüş. Derken Anu, Alalu’ya
savaş açmış, onu yenerek karanlık topraklara sürmüş, sonra da geçip Alalu’nun
tahtına oturmuş. Anu’nun Alalu’ya hizmet edişi gibi bu kez de Kumarbi aynı
biçimde hizmet etmiş Anu’ya. Bu hizmet de dokuz yıl sürmüş; dokuzuncu yılın
sonunda da Kumarbi, Anu’ya savaş açmış. Anu, Kumarbi’nin elinden kaçarak
gökyüzüne çıkmaya çalışırken Kumarbi ayaklarından yakalayarak aşağı çekmiş onu.
Sonra da erkeklik organını ısırmış Anu’nun ve yaptığından sevinç duymuş. Anu
şöyle demiş Kumarbi’ye: “Tohumlarımı
yuttuğun için boşuna sevinme. Ben senin için ağır bir yük koydum. Önce güçlü
fırtına tanrısına gebe bıraktım seni, sonra Aranzah (Dicle) ırmağına, üçüncü
olarak da Taşmişu’ya...” Bu efsane, tanrılar arasındaki gökyüzünü ele geçirme
kavgasını anlatıyor görüldüğü gibi. Bir başkaldırmalar öyküsü.
Bu öyküden yüzyıllarca
sonra yaratılan Theogonia efsanesinde de konu neredeyse aynı. Hesiodos’un bu
yapıtına göre göklerin hükümdarı Uranos imiş. Uranos gök anlamına geliyor
zaten. Acımasız bir hükümdar olan Uranos, doğan çocuklarını doğruca yerin
altına gönderir. Bu durumdan onun anası ve karısı Gaia (yer, toprak) da
şikayetçidir. Uranos’tan doğan bütün oğullarını babalarına karşı kışkırtır. Ama
biri dışında, hepsinin de ödü kopmaktadır Uranos’tan. İçlerinden yalnızca
Kronos yürekli çıkar. Anasının ak çelikten döverek yaptığı tırpanı alır ve
onunla babasının hayalarını keser. İşlediği bu cinayetle de babasının tahtına
geçerek göklerin egemeni olur.